Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Ekonomi, Maliye

Adnan YILDIRIM
Adnan YILDIRIM
595OKUNMA

Sanayi Bölgeleri içinde Endüstri Bölgeleri Modeli

Türkiye’nin sanayi hamlesi, 17 Şubat-03 Mart 1923 günlerinde henüz Cumhuriyet ilan edilmeden İzmir’de düzenlenen İzmir İktisat Kongresiyle başlar. İzmir İktisat Kongresinde alınan kararlardan biri de “Dış rekabete dayanabilmek için sanayinin toplu ve bütün olarak kurulması gerekir” kararıdır. Cumhuriyetimizin kurulmasından sonra ekonominin her alanında kalkınma, hızlı bir sanayileşme dönemi başlatılmıştır. 1924 yılından itibaren, ülkenin ihtiyacı, önemli sektörlerde temeli atılan 46 fabrikanın 36’sı Atatürk’ün sağlığında faaliyete geçirilmiştir. Bu yazımızda, Türkiye’nin sanayileşmesinin gelişimi süreci yerine, 1960’lı yıllardan itibaren önce küçük sanayi siteleri, ardından organize sanayi bölgeleri, serbest bölgeler, endüstri bölgeleri, teknoloji geliştirme bölgeleri olmak üzere; sanayi üretimi, teknoloji transferi, yüksek teknolojiye dayalı üretim, yabancı sermaye çekilmesi, istihdamı ve ihracatı artırma amaçlarıyla değişik “bölge” modelleri devreye alınmıştır. Bu bölge modellerinin hemen hemen hepsinin başında ya da sonraki aşamalarında devletin öncülüğü ve/veya desteği söz konusu olmuştur. Son yıllarda ise özel sektörün ve yabancı sermayenin de girişimleri ile özel sektör firmaları tarafından kurulan/işletilen bölgeler faaliyette bulunmaktadır.

Genel bir envanter vermek gerekirse; ülkemizde halen 493 küçük sanayi sitesi, (266’sı faal, 87’si proje-kamulaştırma-inşaat aşamasında) 353 organize sanayi bölgesi, 20 serbest bölge, 40 endüstri bölgesi, 101 teknoloji geliştirme bölgesi kurulmuştur.

Her ne kadar bazı bölgelerin ilk örneklerinin hayata geçirilmesi; yapılan yasal düzenlemelerin yürürlüğünden uzun yıllar sonra olmuşsa da yukarıda saydığımız farklı bölge modelleri önemli ölçüde oturmuş, devletin himayesinde başlatılan bölgeler daha sonra özel sektörce devam ettirilmiş ya da yeni bölgeler özel sektör tarafından kurulmaya ve işletilmeye başlanmıştır.

Bu yazımızda; 14 Kasım 2023 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Ege Çelik Endüstrisi Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi Aliağa Özel Endüstri Bölgesi vesilesiyle kamuoyunun fazla bilgi sahibi olmadığını düşündüğüm “endüstri bölgeleri” modeli hakkında ana hatlarıyla bilgilendirmek ve modeli değerlendirmek istedik. Sonraki yazılarımızda diğer bölgeleri de ayrıca ele alacağız.

Endüstri Bölgeleri

Ekonomik kalkınma ve büyüme yolundaki ülkelerin hemen hemen hepsinde yatırım ve üretimi doğrudan artıracak sanayi bölgeleri bulunmaktadır. Küresel entegrasyonu hedefleyen, ihracata dayalı büyüme politikaları uygulayan ülkelerde ise “bölge” modelleri daha çeşitlidir. Hatta bu bölgeler, ABD-Meksika ve Singapur-Malezya arasında olduğu gibi ortak hedeflere uygun olarak ülkeler arası işbirlikleri ile de kurulmaktadır.

Türkiye’de, 1980 sonrası başlatılan ihracata dayalı üretim politikaları 40 yılı aşkın bir süredir kesintisiz uygulanmakta, önümüzdeki dönemde de bu tercihin değişmesi beklenmemektedir. Bu çerçevede 1980 sonrasında; Türkiye’nin sanayi üretimini, ihracatını ve yüksek teknoloji lehine üretim kompozisyonunu değiştirmeye dönük “bölge” modelleri devreye alınmış olup bu bölgelerin sayısı ve ekonomideki yeri gün geçtikçe artmaktadır.

Endüstri bölgeleri de bu süreçte 09.01.2002 tarih ve 4737 sayılı Kanunla mevzuatımızda yerini almış ancak ilk endüstri bölgesinin kuruluş ilanı 17.10.2007’de gerçekleşmiştir.

Kurulan endüstri bölgelerinin sayısı 2022’den itibaren artış göstermiş; gelinen aşamada bölge sayısı (20 ilimizde) 40’a, bölgelerin kurulduğu alanların büyüklüğü ise 22,8 bin hektara ulaşmıştır. Bölgelerdeki faaliyet konularının; enerji, kimya, petrokimya, çelik, kağıt, gübre, otomotiv, savunma sanayi, ilaç, cam, alüminyum, makine sektörleri ile yüksek teknolojiye karma üretim sektörlerinin olduğu görülmektedir.

Endüstri bölgesi tanımı, 4727 sayılı kanunun 1/A maddesinin b bendinde; Ülke ekonomisini uluslararasırekabet edebilir bir yapıya kavuşturmak, teknoloji transferini sağlamak, üretim ve istihdamı artırmak, yabancı sermaye girişini hızlandırmak ve özellikle üretim maliyetleri açısından büyük ölçekli yatırımlar için uygun sanayi alanı oluşturmak üzere bu Kanun uyarınca kurulacak üretim bölgeleri olarak yapılmıştır. Endüstri bölgesi; Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, ilgili kurum ve kuruluşlar veya yönetici (kurucu-işletici) şirketin talebi üzerine ya da resen Bakanlıkça belirlenen alanlarda Cumhurbaşkanı kararı ile kurulur, kuruluş kararı resmi gazetede yayınlanır.

Endüstri bölgelerine sağlanan kolaylık ve destekler ile bu bölgelerin avantajları aşağıda özetlenmiştir.

  • Özel mülkiyet alanları Bakanlıkça kamulaştırılabilir
  • Harita, etüt, proje, planlar Bakanlıkça onaylanır.
  • Ruhsat ve izinler Bakanlıkça verilir, harç alınmaz
  • Hazine arazileri üzerinde 49 yıllığına düşük bedelle indirimli irtifak hakkı veya kullanım izni verilebilir
  • Yatırım teşviklerinde, bir alt bölgede sağlanan oran ve süreler uygulanır
  • Bölge içindeki binalar emlak vergisinden muaftır
  • Arsa tahsisi, sözleşme ve taahhütnameleri damga vergisinden muaftır
  • Bölge içindeki gayrimenkullerin ifraz, taksim, birleştirme, şerh, devir, tescil ve cins değişikliği işlemleri harçtan muaftır.
  • Cumhurbaşkanınca ilave teşvikler verilebilir.

Yukarıda sayılan teşvik ve avantaj enstrümanları dikkate alınarak değerlendirildiğinde, endüstri bölgeleri OSB’lerden daha fazla teşvik sağlanan bölgelerdir. Bölge tanımının içinde belirtildiği üzere, endüstri bölgelerinde büyük işletmelerin kurulması ve bu işletmelere rekabet avantajı sağlanması amaçlanmaktadır. Ayrıca bu bölgelerde kurulacak tesislerden, ülkemize teknoloji transferi ile yabancı sermaye girişi beklenmektedir. Yatırım ve istihdam artışına yol açacak bölgelere ve bölgelerdeki tesislere ihracata katkı misyonu yüklenmemiştir. Oysa bu bölgelerdeki büyük işletmelerin bir yandan yüksek teknoloji ürünleri ihracatına katkı yapmaları diğer yandan yüksek teknoloji ürünleri ithalatını düşürmeleri de beklenmelidir.

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor