Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Vergi

Nazmi KARYAĞDI
Nazmi KARYAĞDI
1778OKUNMA

KOBİ’lere Kan: %10 Oranında Gelir ve Kurumlar vergisi vd.

Son günlerde medyada yer alan “KOBİ’lere Nefes Kredisi” iş dünyasında oldukça büyük bir ilgiyle karşılandı. Uygulama, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin ve ona bağlı oda-borsaların öncülüğü ve finansal katkısıyla, Kredi Garanti Fonu’nun teminatıyla, Ziraat Bankası ve Denizbank’ın işbirliğiyle hayata geçirildi.

Böylelikle KOBİ’lerin finansman ihtiyacı 5 milyarlık bir kaynakla, bir nefes olsun, karşılanmış olacak.

2005 ila 2010 yılları arasında Gelir İdaresi Başkanlığı’nda Mükellef Hizmetlerinde ve Strateji Geliştirmede yöneticilik yaptığım dönemde, ODTÜ Endüstri ve Örgüt Psikolojisi ABD ile mükellef psikolojisi üzerine yaptığımız anketlerde, mükelleflerin kısmen veya tamamen kayıtdışı kalmalarının birinci nedeninin hep “finansman sıkıntısı” olduğunu tespit etmiştik.

Esasında evdeki düğün veya sünnet takılarıyla ya da ana, baba eş-dosttan alınan borçla kurulan küçük işletmeler, işi döndürmek için işletme sermayesi gerektiğinde ellerinde, avuçlarında hiçbir şey kalmadığından darboğaza girmiş oluyorlar.

Hemen aklınıza kaynak olarak banka veya diğer finansman kuruluşları gelebilir. Ancak o ölçekteki işletmelerin kredi bulabilmeleri için “krediye ihtiyaçları olmadığını” ispatlamaları gerekiyor. Haklısınız. Bir ikilem (dilemma) var değil mi? Hem finansmana ihtiyacınız olacak hem de olmadığını ispat edeceksiniz. Ne yazık ki Türkiye’de finansman temini hemen hemen böyle bir şey.

İşte bu durumda da, bir başka yazımda belirttiğim üzere, “Türkiye’nin finans kurumu Gelir İdaresi” devreye giriyor. Nasıl mı? Topladığı vergilerle Devlete kaynak olan Gelir İdaresi, toplayamadığı vergilerle bu kez vergi mükelleflerine ya da mükellef olması gerekirken olmayanlara kaynak olur hale geliyor.

Dolayısıyla da ödenmeyen vergi, küçük işletmeler için bir otofinansman kaynağı haline geliyor.

TOBB’un ve ona bağlı oda ve borsaların, KGF’nin, Ziraat ve Denizbank’ın KOBİ’lere nefes vermeyi amaçladığı bir ortamda biz de Gelir İdaresinin KOBİ’lere kan olmasını sağlayacak bir takım vergi düzenlemesi önerilerini kamuoyunun gündemine getirmek istiyoruz.

Malum; damarlarda yeterince kan olmayınca verdiğiniz nefes de hastayı kurtarmayabilir.

Bir: Yeni kurulan KOBİ’lere 3 yıl boyunca sıfır oranlı gelir/kurumlar vergisi teşviki

Finansman ihtiyacının en şiddetli olacağı ilk üç yıl boyunca KOBİ’ler ne kadar gelir/kazanç elde ederlerse etsinler gelir veya kurumlar vergisi ödemeyecekler.

İki: Yeni kurulan KOBİ’lere 3. yıldan sonra, mevcutlara ise hemen düz oranlı %10 gelir veya kurumlar vergisi

Gelir vergisi mükellefi olan KOBİ’ler şu anda %15 ila %35 arasında artan oranlı gelir vergisi öderken, kurumlar vergisi mükellefi KOBİ’ler ise tek oran üzerinden yani %20 üzerinden kurumlar vergisi ödüyorlar.

Önerimize göre artık bir KOBİ ister gelir isterse kurumlar vergisi mükellefi olsun, tek oran üzerinden (%10) vergi ödeyecektir.

Bir başka ifadeyle Devlet artık KOBİ’lerde %10’luk bir ortaklığa sahip olacak.

Yeri gelmişken, önerdiğimiz %10 oranının geçmişte yaptığımız anketlerde mükelleflerce kabul edilebileceği ifade edilen bir oran olduğunu da belirtelim.

Üç: KOBİ’lere KDV’yi üçer aylık dönemlerde ödeme imkânı

Vergi mükellefleri bir ay içinde sattıkları mal ve hizmet için hesapladıkları KDV’den, satın aldıkları mal ve hizmet için hesaplanan KDV’yi düştükten sonra, aradaki farkı takip eden ayın 26. günü akşamına kadar vergi dairesine ödemek zorundalar.

Gerçekte ise mükellefler, piyasada 30-60-90 gün gibi vadelerin sözkonusu olduğu bir durumda, henüz tahsil etmedikleri KDV’yi kendi ceplerinden devlete ödemek durumunda kalıyorlar.

Her ne kadar KDVK’nun 39. maddesinde vergilendirme dönemleri esas olarak 3 ay olarak belirlenmiş olsa da Maliye Bakanlığı aynı maddede kendisine verilen yetki çerçevesinde vergilendirme dönemlerini bir ay olarak belirlemiş durumda.

Bizim önerimize göre ya aylık beyanname verilip 90 gün sonra verginin ödenmesi sözkonusu olabilecek veyahut ta 3’er aylık dönemler halinde beyan ve ödeme seçeneklerinden birinin uygulanması mümkün.

Almadan veren bir Maliye

Dikkat ederseniz önerilerimiz Maliye’nin KOBİ’lerden vergi almasını değil vergiyi onlarda bırakmasını sağlıyor.

Bu sayede, KOBİ mükelleflerinin doğru beyanda bulunması, biz Maliyecilerin ifadesiyle, onların vergi dairesinin yolunu sevgiyle öğrenmesi sağlanacaktır kanısındayız.

Nitekim vergide “almadan vermek” uygulaması, mükellef psikolojisi anlamında mükellefin vergi ödemeye ikna edilmesinde önemli bir faktör durumunda.

Lahey’de (Hollanda) bir panelde kendisini tanıma fırsatı bulduğum psikoloji alanında dünyanın önde gelen akademisyenlerinden Amerikalı Prof. Robert Cialdini de mükellef psikolojisi alanında, mükellefi ikna edebilmek, aradaki soğukluğu veya tedirginliği gidermek için maliyecilere “ilk veren siz olun” önerisini gündeme getirmişti.

İlk selamı veren veya “Size nasıl yardımcı olabilirim?” diye diyaloğu ilk başlatan vergiciler olursa mükellefle olan iletişim sağlam bir zeminde ve sıcak bir atmosferde başlayacaktır.

Hele ki ilk adımı atıp, kuruluş yıllarında alması gereken vergiyi almayan, o tutarı mükellefe işletme sermayesi olarak bırakan bir Maliye, herhalde Türkiye’nin en çok güvenilen kurumları arasında üst sıralara çıkacaktır.

Ve eminiz ki bizim kadirşinas Milletimiz bu ilk adımı hiçbir zaman karşılıksız bırakmayacaktır.

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor